Skolyoz, omurgaya önden ya da arkadan bakıldığında görülebilen eğrilikleri tanımlar. Vücut genellikle yana doğru eğrilmiştir ve omuzun biri daha yüksek olabilir. Bazen de sırtın bir tarafında, özellikle öne eğilince ortayan çıkan kamburluk gözlenir. Bunun nedeni göğüs kafesini oluşturan kaburgaların sırt kısmındaki arkaya doğru asimetrik çıkıntı oluşturmasıdır.
Skolyozlar çeşitli sınıflamalarla incelenir. Çocukluk yaşlarında nedeni bilinmeyen durumlarda gelişen skolyozlara idiopatik skolyoz, nörolojik yada kas hastalıklarına bağlı skolyozlara nöromuskuler skolyoz, doğumda var olan omurga gelişimsel anomalilerine bağlı skolyozlara konjenital skolyoz, ileri yaşlardaki kişilerde dejenerasyonla görülen skolyoza erişkin dejeneratif skolyoz denir. Burada, daha çok bluğ çağında görülen idiopatik skolyozlarda yeni nesil skolyoz ameliyatları anlatılacaktır.
Skolyoz şüphesi olan hastaların muayeneden sonra genellikle radyolojik olarak tetkik edilmeleri gerekir. Detaylı tetkik ve araştırmlarında akolyoza eşlik edebilecek diğer anomaliler de ekarte edilir. Bu detaylı incelemelerden sonra tedavinin şekline karar verilir. Bazı skolyozlar konservatif tedavi ile takip edilirken, bazılarının cerrahi tedaviye ihtiyacı vardır. Takip edilen skolyozlara bazen korse önermek gerekirken, bazen fizik tedavi uzmanları tarafından egzersiz programlarına alınırlar. İleri derece skolyozlar ameliyat ile tedavi edilirler. Klasik cerrahi tedavide asıl amaç, omurganın eğriliğini düzelterek bu şekilde kalmasını sağlamaktır. Bunu yapmak için de omurga metal (genellikle titanyum) vida ve rodlar ile sabitlenerek füzyon yapılır.
Skolyoz tedavisinde ameliyat sahasını küçültmek, omurgayı hareketli tutmak ve omurganın büyümesine müsade etmek için yeni yöntemler geliştirilmektedir. Bu yeni teknikler tarif edildikçe ve geliştirildikçe birçok kişiye uygulanır, ancak bilimsel olarak geniş hasta gruplarında yapılmış sonuçlarının alınması zaman alır. Ayrıca her hastanın farklı olduğu, her işlemin ve girişimin uygun olmadığı için herkeze uygulanamayacağı unutulmamalıdır. Teknikler bütünüyle değiştiğinde genellikle daha kompleks alet ve enstrumana gereksinim duyulur. Bu yeni teknolojilerde bir yandan maliyet yüksek olur, diğer yandan da, daha zor ve sofistike bir prosedür için, cerrahın eğitiminin ve cerrahi becerisinin daha yüksek olması beklenir.
Minimal
Minimal invazif cerrahi, mümkün olan en küçük cilt insizyonu adele ekartasyonu ve açılış ile planlanan cerrahi prosedürü tamamlamaktır. Bunun neticesinde yara yerinde daha az ağrı, daha küçük ameliyat izi, daha az kanama ve daha az komplikasyon beklenir. Bu teknik omurga cerrahisinde birçok hastalıkta kullanılmakta iken, son yıllarda skolyoz cerrahisinde de kullanımı artmaya başlamıştır.
İpli skolyoz cerrahisi, (VBT, vertebral body tethering) cerrahisi
Skolyoz cerrahisinde son zamanlardaki en önemli gelişmelerden birisi “skolyoz anterior düzeltme cerrahisi”, diğer adıyla “ipli skolyoz cerrahisi” (VBT, vertebral body tethering) dir. Bu yöntem hem minimal invazif, hem de dinamik bir yöntemidir; yani omurga ameliyattan sonra da hareketli kalır. Omurga doğal şeklinde büyümeye devam eder.
Mümkün olduğu kadar küçük insizyonlarla torakal (sırt) yada lomber (bel) omurgalarının gövdelerine implantlar (vida) yerleştirilir. Daha sonra implantları birbirine bağlayacak ip (kord) kablo yerleştirilir. Bu kablo her omurun üstünde gerildikçe omurga eğriliğinde düzelme olduğu görülür.
Bu tekniğin olası komplikasyonları arasında pnömotoraks, büyük damar kanamaları, enfeksiyon, vida çıkması, anestezi problemleri, vida çıkması, kırılması, gevşemesi ve bnörolojik komplikasyonlar bildirilmiştir. Yeni geliştirilmiş bir yöntem olduğu için etkinliği ve güvenliği ile ilgili uzun süreli sonuçlar henüz yoktur.
Büyüyen (groving) rod cerrahisi
Manyetik olarak control edilen büyüyen rod (MCGR, Magnetically-controlled Growing Rods) yönteminde ilk cerrahide vidalar ve büyüyen rod yerleştirilir. Daha sonra takiplerde vücudun dışından, manyetik control edici ile büyüyen rod uzatılır. Böylece başlangıçtaki ameliyatta yerleştirilmiş olan rod uzayarak omurga eğrşiliğinin azalmasına, bu arada omurganın uzamasına olanak sağlar. Çocuk tyeterli büyüklüğe eriştiğinde füzyon ameliyatı yapılabilir.
Bazı araştırmalar bu yöntemin çok etkili olduğunu gösterse de, bu yöntemin önemli ölçüde yetersizliğini gösteren yayınlar da vardır. Bu yöntemin komplikasyonlarından vida gevşemesi, rodun istenilen kadar uzamaması, metal kırılması, enfeksiyon ve skolyozu yeterince düzzeltememesi sayılabilir.
Torakoskopik omurga cerrahisi
Video yardıml torakoskopik cerrahi (VATS, Video Assisted Thoracoscopic Surgery), göğüs kafesine minimal invazif bir yaklaşım ile girilmesini sağlayan bir yaklaşımdır. Küçük bir kesi ile torakal (sırt) omurgasına güvenle ulaşılabilir ve birçok cerrahi yapılabilir. Burada kullanılan torakoskop, video sistemleri ve yüksek çözünürlü kameraları ile cerraha çok detaylı bir anatomik görüş sağlar. Omurga gövdelerine vidalar yerleştirilebilir, ağır skolyotik eğrilikler gevşetilebilir, ipli sistemler ile (VBT, vertebral body tethering) hareketli implantlar yerleştirilebilir ya da rijit sistemler ile füzyon yapılabilir. Bu minimal invazif cerrahi yöntemin açık cerrahiye göre daha az ağrıya neden olması, kısa hastane kalışı, hızlı iyileşme ve akciğer fonksiyonlarını daha az etkileme gibi önemli avantajları vardır.